Ana sayfa » Atatürk » Atatürk ve Müzik
ataturk-ve-muzik2

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir ulusun yeniden doğuşunu sadece siyasi ve askeri zaferlerle değil, aynı zamanda kültürel temellerle de inşa etmiştir. Bu kültürel inşanın en önemli harçlarından biri hiç şüphesiz müziktir. Atatürk’e göre müzik, yalnızca hoş bir seda veya eğlence aracı değil, bir milletin gelişmişlik düzeyini gösteren en temel ölçüttür. Onun “Hayatta musiki lazım değildir. Musiki hayatın ta kendisidir” sözü, bu sanat dalına verdiği hayati önemi özetler niteliktedir.

Müzik Devrimi ve Çağdaşlaşma Vizyonu

    Atatürk’ün müzik devrimi (Musiki İnkılabı), Osmanlı’dan devralınan müzik mirasını reddetmek üzerine değil, onu evrensel standartlara taşıma fikri üzerine kuruluydu. O, Türk müziğinin özünün korunarak, teknik ve yöntem olarak Batı müziğinin çok sesli (polifonik) yapısıyla işlenmesini hedefledi. Bu sayede Türk ezgileri, sadece yerel bir renk olmaktan çıkıp evrensel bir sanat diline dönüşecekti.

Atatürk bu vizyonunu şu sözlerle ifade etmiştir: “Ulusal ince duyguları, düşünceleri anlatan; yüksek deyişleri, söyleyişleri toplamak, onları bir an önce genel son musiki kurallarına göre işlemek gerekir. Ancak bu sayede Türk ulusal musikisi yükselebilir, evrensel musikide yerini alabilir.”

Kurumlar ve Eğitim Hamlesi

Bu vizyonun hayata geçmesi sadece söylemlerle kalmamış, somut adımlarla desteklenmiştir. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte müzik eğitimi ve icrası konusunda köklü değişikliklere gidilmiştir:

  • Musiki Muallim Mektebi (1924): Müzik öğretmeni yetiştirmek amacıyla kurulmuş, bugünkü konservatuvarların temelini oluşturmuştur.

  • Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası: Saray orkestrası (Mızıka-yı Hümayun), Ankara’ya taşınarak Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası adını almış ve halka açık konserlerle çok sesli müzik sevgisi aşılanmaya başlanmıştır.

  • Türk Beşleri: Yetenekli genç müzisyenler devlet bursuyla yurt dışına gönderilmiş, döndüklerinde çağdaş Türk müziğinin ilk büyük eserlerini vermişlerdir (Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Hasan Ferit Alnar, Ahmed Adnan Saygun ve Necil Kazım Akses).

Halk Müziği ve Evrensellik

    Atatürk, klasik Türk müziğini (Alaturka) tamamen yasaklamak istememiş, ancak bu müziğin durgun yapısının dinamik Cumhuriyet ruhunu yansıtmakta yetersiz kalabileceğini düşünmüştür. Onun asıl odaklandığı kaynak, Anadolu’nun saf ve işlenmemiş halk müziğidir. Halk türkülerinin çok sesli tekniklerle orkestre edilmesi, “Milli Musiki” yaratma projesinin kalbini oluşturmuştur.

    Atatürk’ün müzik konusundaki vizyonu, bir kültür mühendisliği projesidir. Bugün dinlediğimiz çağdaş Türk bestecilerinin eserleri, operalarımız ve uluslararası başarılarımız, o gün atılan tohumların meyveleridir. Müzik, Atatürk için Türkiye’nin medeni dünyadaki yerini sağlamlaştıran bir köprü ve “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” sözünün en gür sesli kanıtıdır.

 

Yorumlar