
- Favori Şarkı ve Hafıza: Bir şarkının “favori” şarkınız olmasının nedeni genellikle o şarkıyı hayatınızdaki önemli bir duygusal anıyla ilişkilendirmenizdir.
- Beethoven’ın Ritüeli: Ludwig van Beethoven, beste yapmaya başlamadan önce daha iyi konsantre olabilmek için kafasını soğuk su dolu bir kovaya sokardı. Ayrıca en ünlü eseri olan 9. Senfoni’yi bestelediğinde tamamen sağırdı.
- Dünyanın En Çok Satan Enstrümanı: Tüm zamanların en çok satan müzik aleti, sanılanın aksine gitar veya piyano değil, mızıkadır (harmonika).
- Askeri Kullanım: İngiliz Kraliyet Donanması, Somali korsanlarını korkutup kaçırmak için bir dönem Britney Spears şarkılarını son ses kullanmıştır.
- “Kulak Kurdu” (Earworm): Aklınıza takılan ve sürekli tekrar ediyormuş gibi hissettiğiniz şarkılara bilimsel olarak “earworm” (kulak kurdu) veya “yapışkan şarkı sendromu” denir.
- Beatles ve Nota Bilgisi: Müzik tarihinin en etkili gruplarından biri olan The Beatles üyelerinin hiçbiri profesyonel anlamda nota okumayı veya yazmayı bilmiyordu.
- Ölümünden Sonra Gelen Rekor: Mozart, 2016 yılında (ölümünden 225 yıl sonra), o yılın en popüler sanatçılarından bile daha fazla CD satmıştır. Bu, ölümünün yıl dönümü için çıkarılan özel bir koleksiyon seti sayesinde gerçekleşti.
- 7 Kıtada Konser: Metallica, Antarktika da dahil olmak üzere dünyanın yedi kıtasının tamamında konser veren tek müzik grubudur.
- Kalp Atışı ve Müzik: Dinlediğiniz müziğin ritmi, kalp atış hızınızı ve nefes alışverişinizi etkileyebilir. Sakin müzikler kalp atışınızı yavaşlatırken, tempolu müzikler hızlandırabilir.
- En Çok “Cover”lanan Şarkı: Guinness Rekorlar Kitabı’na göre, The Beatles’ın “Yesterday” şarkısı, müzik tarihinde en çok yeniden yorumlanan (cover) şarkıdır.
- Fender’in Mucidi: Müzik dünyasında devrim yaratan Stratocaster ve Telecaster gibi ikonik elektro gitarların mucidi olan Leo Fender, kendisi gitar çalmayı bilmiyordu.
- Yanlış Anlaşılan Noel Şarkısı: En popüler Noel şarkılarından biri olan “Jingle Bells”, aslında ilk olarak Şükran Günü için bestelenmişti.
Müzik ile ilginç bilgiler bunlarla sınırlı değil tabi;
1. Dünyanın En Uzun Soluklu Konseri: 639 Yıl
Almanya’nın Halberstadt kentindeki bir kilisede, Amerikalı besteci John Cage’in “Organ²/ASLSP” (As SLow aS Possible – Mümkün Olduğunca Yavaş) adlı eseri seslendiriliyor.
- Ne Zaman Başladı? 5 Eylül 2001.
- Ne Zaman Bitecek? Planlanan bitiş tarihi 2640.
- Nasıl Çalınıyor? Eser, bu kilise için özel olarak yapılmış bir org üzerinde çalınıyor. Notalar aşırı derecede yavaşlatılmış durumda. Konser, ilk 17 ayını “sessizlik” (es) ile geçirdi. İlk akor 2003 yılında çalındı. Notalar veya akorlar arasındaki değişimler bazen aylar, hatta yıllar alıyor. En son nota değişimi 2024 yılında gerçekleşti.
2. Yönetirken Kendini Öldüren Besteci: Jean-Baptiste Lully
Barok dönemin en önemli bestecilerinden olan Jean-Baptiste Lully, müzik tarihinin en trajikomik ölümlerinden birine sahiptir.
- Olay: 1687 yılında, Kral XIV. Louis’nin hastalığından kurtulmasını kutlamak için bestelediği “Te Deum” eserini yönetiyordu.
- Kaza Anı: O dönemde orkestra şefleri bugünkü gibi küçük ve hafif “baton”lar (şef değneği) kullanmıyordu. Lully, ritmi tutturmak için yere vurduğu, asaya benzeyen ağır ve büyük bir metal/tahta “yönetmenlik asası” kullanıyordu.
- Sonuç: Performansın hararetiyle asayı yanlışlıkla ayağına (bazı kaynaklara göre ayak başparmağına) şiddetle vurdu. Yara enfeksiyon kaptı ve kangrene dönüştü. Doktorlar bacağının kesilmesi gerektiğini söyledi ancak Lully aynı zamanda bir dansçı olduğu için bunu reddetti. Enfeksiyon tüm vücuduna yayıldı ve bu kazadan kısa bir süre sonra hayatını kaybetti.
3. Beethoven’ın Sağırlığı ve “Titreşimle” Beste Yapması
Beethoven’ın sağırlığı 20’li yaşlarının sonunda başladı ve 40’lı yaşlarının ortalarında (9. Senfoni’yi bestelediği dönem) neredeyse tamamen sağırdı.
- Duyma Yöntemi: Dışarıdan gelen sesleri duyamasa da, müziği kafasının içinde “duyabiliyordu” (İçsel işitme). Ancak piyanodaki notaların titreşimini hissetmek için ilginç bir yöntem geliştirmişti.
- Isıran Çubuk: Piyanoya metal bir çubuk (veya bastonunu) dayar ve çubuğun diğer ucunu dişlerinin arasına sıkıştırırdı. Piyano tuşuna bastığında oluşan titreşim, çubuk aracılığıyla dişlerine, oradan da çene kemiğine ve iç kulağına iletilirdi. Bu “kemik iletimi” sayesinde, sesleri duyamasa bile titreşimlerini hissederek notaları ayırt edebiliyordu.
- Piyanonun Ayakları: Ayrıca, titreşimleri daha iyi hissedebilmek için evindeki piyanonun ayaklarını kestirmiş ve piyanoyu doğrudan yere oturtarak çalmıştır.
4. Müziğin Yemeğinizin Tadını Değiştirmesi
“Çapraz modal algı” olarak bilinen bir olgu sayesinde, işitme duyunuz tat alma duyunuzu doğrudan etkileyebilir.
- Tiz ve Tatlı: Yüksek frekanslı (tiz) notalar ve piyano gibi enstrümanlar, yiyecek ve içeceklerin daha tatlı algılanmasına neden olur. Birçok restoran, tatlı servisi sırasında bu tarz müzikler çalarak şeker miktarını azaltıp aynı tatlılık hissini vermeyi denemektedir.
- Bas ve Acı/Koyu: Düşük frekanslı (bas) sesler ve bakır nefesli çalgılar ise tatların daha acı veya daha “koyu” (örneğin kahve veya bitter çikolata) algılanmasına yol açar.
- Gürültü: Yüksek sesli müzik (örneğin bir uçak kabinindeki motor gürültüsü veya kalabalık bir bar), tatlılık ve tuzluluk algısını köreltir, ancak “umami” (domates suyunda bulunan lezzet) algısını güçlendirir. Bu yüzden uçaklarda domates suyu daha lezzetli gelir.
5. Bitkiler ve Müzik: “Sese Yönelme”
Müziğin bitkiler üzerindeki etkisi uzun süredir tartışılan bir konu olsa da, bazı bilimsel çalışmalar ilginç sonuçlar ortaya koymuştur.
- Dorothy Retallack’ın Deneyi: 1970’lerde yapılan en ünlü deneylerden birinde, bitkiler farklı müzik türlerine maruz bırakıldı. Klasik müzik (özellikle Bach ve Hint klasik müziği) dinletilen bitkilerin saksılarını ses kaynağına doğru eğdiği ve daha sağlıklı büyüdüğü gözlemlendi.
- Rock Müziğin Etkisi: Aynı deneyde, sert rock müzik (Led Zeppelin, Jimi Hendrix) dinletilen bitkilerin ise ses kaynağından uzağa doğru büyümeye çalıştığı, yapraklarının küçüldüğü ve bazılarının kısa sürede öldüğü rapor edilmiştir.
- Mekanizma: Güncel araştırmalar, bitkilerin belirli ses frekanslarına (özellikle suyun akış sesi veya böceklerin kanat çırpma sesi gibi doğayla ilişkili frekanslara) tepki verdiğini göstermektedir. Ses dalgalarının yarattığı titreşimlerin, bitki hücrelerindeki protoplazma hareketini hızlandırarak büyümeyi teşvik edebileceği düşünülmektedir.
6. Mozart’ın “Muzip” Eserleri
Wolfgang Amadeus Mozart, dehasının yanı sıra oldukça kaba ve çocuksu bir mizah anlayışına (scatological humor) sahip olmasıyla da bilinirdi. Bu durum, bazı eserlerine de yansımıştır.
- K. 231 (382c): “Leck mich im Arsch”: Mozart’ın 1782’de Viyana’da arkadaşlarıyla partilerde söylemek için yazdığı altı kanondan biridir. Eserin adı kelimenin tam anlamıyla Almanca “Kıçımı yala” anlamına gelmektedir.
- Sansür: Mozart’ın ölümünden sonra eşi Constanze, bestecinin itibarını korumak için bu eserleri yayımlatırken sözlerini “Lasst froh uns sein” (“Mutlu olalım”) gibi masum ifadelerle değiştirterek sansürletmiştir. Orijinal sözler çok daha sonraları ortaya çıkmıştır.





Yorumlar