bando

Askeri Bando

Parklarda ya da geçit törenlerinde çalan bir bandonun işlevi insanları bir araya toplamaktır. Orkestra ve bando sözcükleri çalgılarını bir arada çalan müzisyenler toplu­luğu anlamını içerir. Ama bando müziği ile orkestra müziği birbirinden farklıdır. Orkes­tralar çoğunlukla konser salonlarında, bando-larsa açık havada konser verirler. Bir orkestra için çok önemli olan yaylı çalgıların sesleri açık havada yeterince duyulamaz ve akortları nemli, sıcak ya da soğuk havanın etkisiyle kısa sürede bozulur. Bu yüzden, bandolarda üflemeli ve vurmalı çalgılar kullanılır.
Bakır Üfleme Çalgı Bandoları

Bir bakır üfleme çalgı bandosundaki çalgıla­rın çoğu, 1845’te Belçikalı çalgı ustası Adolphe Sax’ın tanıttığı sakshorn ailesine girer. Ba­kır üfleme çalgı bandosunda genellikle kor­netler, flügeller, sakshornlar, trombonlar, tubalar ve davullar kullanılır (bak. davul; Korno Ailesi; Trompet Ailesi; Trombon Ailesi). Bu çalgıların sayısı bandodan bandoya değişe­bilir. Bakır üfleme çalgı bandoları İngiltere’de çok yaygındır. Bu bandolar, 19. yüzyılda ülkenin kuzey ve orta bölgelerindeki sanayi alanlarında gelişti. Kömür madenleri ve fabri­kaların bulunduğu yörelerde, yorucu bir işgü-nünün sonunda dinlenme ve eğlenme ortamı yarattılar. Sir Edvvard Elgar (bak. elgar, SlR Edvvard), Sir Arthur Sullivan, Gustav Holst ve Benjamin Britten gibi ünlü İngiliz besteci­leri bando parçaları da yazdılar.

Askeri Bandolar ve Konser Bandoları

Bir askeri bandodaki çalgılar, ordu yürüyüş durumundayken çalınmaya uygun olacak bi­çimde seçilir. Askeri bandolarda ağaç üfleme, bakır üfleme ve vurmalı çalgılar kullanılır. Kullanılan çalgıların sayı ve bileşimleri ülke­den ülkeye, hatta alaydan alaya değişirse de, askeri bir bandoda genellikle bulunan çalgıla­rı şöyle sıralayabiliriz: Flüt, pikolo, obua, klarnet, saksofon, fagot, korno, kornet, trombon, euphonium, “baslar” ve vurmalılar. Yürüyüş sırasında baslar ve tubalar, konser salonunda çalarken ise kontrbaslar kullanılır. Nasıl bir orkestrada çok sayıda yaylı çalgı bulunuyorsa, bir askeri bandoda da işin çoğu­nu yüklenen çok sayıda klarnet vardır.

Yürüyüşlerde kullanılan bando türleri ara­sında davul, trompet, büğlü bandolarını, Ku­zey İskoçya alaylarının kaval bandosunu saya­biliriz. Bu alaylar, davul ve trompetlerin eşlik ettiği gayda sesiyle yürürler.
Askeri bando aslında, bir ordu bandosu olmanın ötesinde özelliklere de sahiptir. Bir konser salonunda çaldığında, adına konser bandosu denir.

Tarih

Çok eski zamanlardan beri orduların kendi­lerine uygun müzikleri ve simgeleri olmuştur. Eski Roma piyadelerinin kornoları, atlılarının ise trompetleri vardı. Bugün hâlâ süvariler trompet kullanır. Hantal olmalarından ötürü kornoların yerini daha sonra büğlüler aldı. Büğlü kıvrımlı bir kornodur ve trompette olduğu gibi kadeh biçiminde bir ağızlıkla çalınır. Sınırlı sayıda nota kullanır.

Ortaçağda, Avrupa’da belli başlı her kentin önemli günlerde ve törenlerde çalan bir ban­dosu vardı. Bu bandolar, kendilerine güvence sağlamak için loncalar kurarak bir araya gelmiş gezgin müzisyenlerden oluşurdu.
İngiltere’de geceleri saat başlarını duyur­mak için obua ve benzeri çalgılar çalarak dolaşan bekçiler, daha sonra ilk kent bando­larını kurdular. Bunlar Noel şarkılarına da çalgılarıyla eşlik ederlerdi.
İlk ordu bandolarını, askeri birliklerin yanı sıra yürüyen sivil çalgıcılar başlattı. Sonraları alaylar kendi bandolarını yetiştirdiler.

Türkler’de Bando

Türkler’de askeri müziğin İÖ 4. yüzyıldan başlayarak kullanıldığı bilinmektedir. Eski Türkler’de davul ve sancak egemenliği sim­geleyen temel öğeler arasındaydı. Hükümdar birisine beylik vereceği zaman ona sancak ve davul teslim edilir; beylik geri alınırsa, bunlar da geri alınırdı. Selçuklular ile Osmanlılar’da, devletin ve ordunun resmi müzik toplulukları (mehterhaneleri) vardı. Mehterhanelerde, çalgıcılar askeri disiplin altında yetiştirilirdi. Özellikle 18. yüzyılda mehter müziği büyük davul ve zil üçgeni gibi çalgıların çıkardıkları ses ve vuruşlarla olduğu kadar ezgisel olarak da Avrupa bandolarını etkilemiştir. Mehter­haneler günümüz Türk bandolarının öncüsü sayılır.

Mehter müziğinde yer alan çalgıları üç grupta toplayabiliriz: Zurna, boru, mehter düdüğü gibi üflemeli çalgılar ilk grubu; kös (büyük davul), davul, nakkare (küçük davul) gibi vurmalı çalgılar ikinci grubu; ziller, çıngı­raklar ve çevgenler de son grubu oluşturur.

Osmanlılar’da Fatih Sultan Mehmed zama­nında kurulan ilk mehterhane daha sonraki padişahlarca geliştirildi. 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ve yerine Nizam-ı Ce-did’in kurulmasıyla mehterhaneler önemini yitirdi. 1827’de II. Mahmud zamanında Muzıka-yı Hümayun kuruldu. Muzıka-yı Hü-mayun’a bağlı ilk askeri muzıka okulu da 1831’de-açıldı. Muzıka-yı Hümayun’un başına getirilen Giuseppe Donizetti, bu topluluğu kısa sürede çağdaş anlamda bir bandoya dönüştürmeyi başardı. Muzıka-yı Hümayun’ da ilk Türk bando şefi, aynı zamanda besteci ve iyi bir klarnetçi olan Mehmet Ali Bey’dir. Muzıka-yı Hümayun Cumhuriyet dönemi­ne kadar varlığını korudu. 1924’te kurulan Riyaseticumhur Musiki Heyeti, daha sonra, 1933’te orkestra ve bandonun birbirinden ayrılmasıyla Cumhurbaşkanlığı Armoni Mu-zıkası adını aldı. Günümüzde bu topluluğun adı Kara Kuvvetleri Armoni Muzıkası’dır.

Kaynak : Temel Britannica

Translate »