Ana sayfa » Müzik Eğitimi » Üstün Yeteneklilerde Müzik Eğitimi

Üstün Yeteneklilerde Müzik Eğitimi

Çağdaşlaşmanın önemli ölçütlerinden biri toplumun özel eğitime verdiği önemle ölçülmektedir. Gün geçtikçe karmaşıklaşan ve büyüyen dünyamızda farklı bir statüye sahip olan ve diğer insanlara göre doğuştan sahip oldukları bazı özellikleriyle, kendilerini farklı kılan üstün yetenekli insanların özel eğitime ihtiyacı vardır. Sürekli arttırdıkları enerji ile farklı öğrenme, düşünme, algılama ve beceri ile kendilerini belli eden bu kişiler için, aile içi davranışlar, eğitim kurumlarındaki uygulanacak eğitim programları nasıl olmalıdır? Geleceğin akademisyenlerini, sanatçılarını, düşünce adamlarını, liderlerini v.b. yetiştirirken izleyeceğimiz yol ne olmalıdır? Üstün yetenekli bireylerin, kendilerine en uygun ortamın hazırlanması, uygun yöntemler ve eğitim programları ile var olan kapasitelerinin en üst düzeyde kullanabilmeleri sağlanmalıdır.

Örneğin, piyanist olarak olağanüstü yönlerini tüm dünyaya kabul ettiren, dünyada eşine ender rastlanır bir belleğe ve absolut bir kulağa sahip olan, henüz altı aylıkken ninnileri tekrarlayabilen, iki yaşındayken de iki parmakla piyano çalabilen İdil Biret, 1948 yılında “İdil Biret-Suna Kan Kanunu” olarak bilinen özel çıkarılmış bir kanun ile Paris Konservatuarına, eğitim almak üzere gönderilmiştir.

                                                                                                           1. GİRİŞ

1.1. Üstün Yetenek

I.Özel Eğitim Konseyinde üstün yetenekliler, genel ve/veya özel yetenekleri açısından yaşıtlarına göre yüksek düzeyde performans gösterdiği konunun, uzmanları tarafından belirlenmiş kişilerdir. Üstün yetenekliler, bu yeteneklerini geliştirmede normal eğitim programlarının yetersiz kaldığı, kendi ilgi ve yeteneklerinin doğrultusunda farklılaştırılmış programlara ihtiyaç duyan gruptur, şeklinde tanımlanmıştır (I. Özel Eğitim Konseyi, 1991: 289-303).

Yapılan araştırmalarda üstün yetenekli çocukların altı alanda başarılarının farklılığı belirlenmiştir:

1. Yüksek zekâ seviyesi, zihinsel yeteneğini farklı kullanabilme

2. Düşüncelerini geliştirme, üretkenliğini ve yaratıcı yeteneğini farklı kullanabilme

3. Akademik yeteneğini özelleştirme

4. Sanatsal alanda, görsel-işitsel ve gösteri sanatlarında yeteneğini farklı kullanabilme

5. Psiko-motor yeteneklerini kullanmada yüksek performans gösterme

6. Liderlik kabiliyetini sosyal süreçler içersinde farklı kullanabilme

Bir diğer araştırmada ise beyin fonksiyonlarının yüksek düzeyde ve hızlı olarak çalışmasından ortaya çıkan, toplumun %5’inde rastlanan üstün yetenek ve hüner özelliği karakteristik olarak dört ana grupta incelenmiştir.

1. Düşünme boyutu

2. Duygusal boyutu

3. Fiziksel ve fizikötesi boyutu

4. Sosyal boyutu

Üstün yetenek, doğuştan gelen bir özellik olup okul öncesi dönemde hatta bebeklik döneminde çocuğun davranışlarında, öğrenme hızında, yüksek düzeydeki motivasyonunda, yaratıcılığında, farklı düzeydeki üretkenliğinde v.b. davranışlarında kendini gösterir. Büyüdükçe dünyaya bakış açısındaki önem, yaşam felsefesi ve çağdaş düşünce yapısı onun diğer insanlardan ne derece farklı olduğunu ortaya koyar. Çocuğun yeteneğinin biçimlendiği alanlar farklı olup özel eğitim

Ortamlarını gerektirir. Bu alanlar sanat ortamları, sosyal alanlar, bilimsel alanlar,teknik alanlar olarak ayrılabilir.Genellikle üstün yetenekli ve üstün zekâya sahip çocukların, yaşamlarının ilk yıllarından itibaren gelişim aşamalarına, normal gelişim standartları gösterenlere göre daha hızlı ulaştıkları vurgulanmaktadır. Ancak üstün yeteneklilik tiplerine göre, bu hızlı ilerleme özelliği değişebilir, özel bir alanda yetenekli olan çocuğun tüm gelişim alanlarında hızlı olması beklenmemelidir. Örneğin görsel sanatlar alanında üstün yetenekli olan çocuk, sadece bu alanda yaşıtlarından üstün olma özelliği göstermekle birlikte, diğer gelişim alanlarında standart gelişim ritmi izleyebilir (Ersoy ve Avcı2001:129). Dolayısıyla öncelikle üstün zekâ ve yeteneğe sahip çocukların tespit edilmesi ve yetenek alanlarının belirlenmesi gerekir (Karakurt,

1.2. Müzik Eğitimi

Müzik eğitim, “bireye, kendi yaşantısı yoluyla amaçlı olarak belirli müziksel davranışlar kazandırma” ya da “bireyin müziksel davranışında kendi yaşantısı yoluyla amaçlı belirli değişiklikler oluşturma” sürecidir. Müziğin eğitimsel işlevi, bireysel,toplumsal, kültür ve ekonomik işlevlerinin düzenli, etkili, verimli ve yararlı bir biçimde gerçekleşmesini sağlayıcı davranışlar geliştirmeye dönük müziksel öğrenme-öğretme etkinliklerini ve bunlara ilişkin düzenlemeleri kapsar. (Uçan,1994: 31).

Müzik eğitimi almak isteyen bireyler istedikleri eğitim doğrultusunda belirli bir süreç içersinde kendilerini hazırlarlar. Belli bir müziksel yaşantı temel alınır ve o temel doğrultusunda bir plan ve program yapılarak belirli hedeflere ulaşılmaya çalışılır. Müziğin insan hayatındaki rolü ve mesleki olarak da eğitimsel sanatsal niteliği düşünülürse, birey çevresi özellikle müziksel çevresi ile daha bilinçli ve etkili bir iletişim kurar. Müziksel davranış kazandırma ve müziksel davranış değişikliği oluşturma sürecinde müzik eğitimi bireye olumlu birçok nitelik kazandırır.

2. BİLGİ, BULGU, DÜŞÜNCE VE YORUMLAR

Bireyin müziksel özellikleri genellikle çocukluk döneminin ilk yıllarında kendini belli eder. Bilhassa müziksel yeteneğinde farklılık olan çocuklarda, bebeklik döneminde müziksel oluşum, gelişim, değişim ve biçimlenmenin erkenden başladığı bilinmektedir. Özel müziksel kımıldanmalar, hızlı bir gelişim içersinde kendini gösterir. Çocuğu diğer çocuklardan ayırt eden bir konuma yerleştirir.Müziksel açıdan farklılık gösteren çocuğu, öncelikle ailesi ve yakın çevresi fark eder. Doğduğu andan itibaren söylenilen ninnileri, dinletilen müzikleri seçici, ayırt edici ve kabullenici özelliğiyle minicik beynine yerleştiren bebek, üç -dört yaşına geldiğinde de ezgileri rahatlıkla ifade edebilir ve unutmaz. Müziğe karşı yeteneği normalin üstünde olan çocuk, 3-4 yaşında müzik aleti çalabilir ve kuvvetli ritim tutabilir.

Müzik yeteneği çocuğun yapısında beliriyor ve diğer yaş çocuklarına göre farklılık kazanıyorsa çocuğu tanımlamak zor olmaz.Müzik yeteneği normalin üstünde veya çok daha ileri seviyede olarak gözlemlenebilir. Küçük yaşta her türlü müzik aletini çalabilen, ritim duygusu son derece gelişmiş, olağanüstü bir kulak duyumuna sahip, ses dinleme-ayırt etme- seçme özelliğine sahip, beden dilini çok iyi kullanabilen, müziksel oyunlarda farklılığını gösterebilen bir çocukta, olağanüstü bir yeteneğin bulunduğu aşikardır.

Yaşantısı incelendiğinde Alman Besteci Johann Sebastian Bach’ın henüz 5-6 aylıkken org ve piyanoya ilgi duyduğu ve yürüme döneminde de piyano eğitimine başladığı bilinir. Bir diğer üstün yetenekli besteci A. Mozart’ın yaşantısı incelendiğinde de hem doğuştan üstün bir yeteneğin oluşumu hem de mükemmel yaratıcılık özelliği, farklı müzik anlayışı ve müzik niteliği göze çarpmaktadır.

Ünlü düşünür Goethe, Mozart’ın yeteneği ve müziği hakkında “Tanrı ve doğanın yüzüyle karşımıza çıkan, dolayısıyla kalıcı ve sürekli olan eylemleri doğuran üretici gücün dışında nedir üstün yetenek? Mozart’ın bütün besteleri işte bu nitelikleri taşır; onlarda kuşaktan kuşağa etkili olan ve yakın bir zamanda tüketecek gibi gözükmeyen yaratıcı bir güç var” demiştir (Ertong, 22.04.2004).

O halde müzik yeteneğinden daha farklı olarak ortaya çıkan müzikteki üstün yeteneklilik ne demektir? Bazı kişiler müzik yeteneğini duyarlılık, ses yüksekliklerini ayırt etme, belleğe alma, yeniden tanıma, ritim duygusu, ve müzikal işitme olarak tarif ederler. Bazı kişilere göre ise ritim duygusu, bölgesel işitme, aynı anda tınlayan iki ve daha çok sesi algılayıp çözümleme, duyduğunu söyleme-çalma ve yaratıcı tasarımdır.(Uçan, 1994: 16). Müzikteki üstün yeteneklilik ise bu söylenenlerin çok üstünde olan ve daha ayrıntılı ifadeleri kapsayan özel bir durumdur. Algılayıcı yetenek, yorumlayıcı ve yaratıcı yetenek çok üst boyutlarda gelişme göstermektedir.

Üstün yetenekli çocuklar için tanımlanan vasıflar, müziksel açıdan düşünüldüğünde;

1. Hızlı ve kolay öğrendikleri için, nota yazımında çabukturlar.

2. Ritm duyguları ve hareket yetenekleri fazlasıyla gelişmiştir.

3. Duydukları melodileri kolay hatırlar ve tekrarlama gücüne sahiptirler.

4. Kavramlar arası ilişkileri tespit etme ve detayları rahatlıkla gözlemleme kabiliyetlerinden dolayı, notaları belleklerine çok kısa zamanda yerleştirirler ve notalarla, nüanslar arasında hemen bağlantı kurarlar.

5. Dikkat bellekleri her zaman çok açık ve çok iyi gözlemci olduklarından, notaları bestecinin kendi kişisel özellikleri ve yazılan zamanın özelliklerine uygun olarak detaylayabilir ve eserler arasında kıyaslama yapabilirler.

6. Merak seviyeleri üst noktalarda olduğu için, bir esere ait bütün bilgileri hemen kavrayabilirler.

7. Hayalleri güçlü olduğu için, farklı enstrümanlar için eserler yazabilirler.

8. Müzik yeteneği olan ve geliştirilebilen diğer insanlara kıyasla göz önündedirler ve başarıları mutlaktır.

9. Çalışmalarında hızlı düşünme, çabuk sonuca varma, hızlı ilerleme söz konusudur.

10. Küçük yaşta beliren bir idealizm söz konusudur.

11. Yüksek bir konsantrasyon kabiliyeti, ciddiyet çalışmalarında çok önemlidir.

12. Farklılık arayışı içersinde olduklarından orijinal besteler yapabilme gücüne ve yeteneğine sahiptirler.

13. Matematiksel düşünme yetenekleri gelişmiş olduğu için ustalıkla enstrüman çalabilirler.

14. Müzikal aktivitelerle yaşamak, sürekli arayış içersinde olmak, onlar için kaçınılmazdır.

15. Duygu ve deneyimlerini enstrümanına aktarma, vücut dilini kullanabilmede çok başarılıdırlar.

16. Müzik sanatı ile diğer sanat dalları arasında farklı bir iletişim kurabilme, bilgilenme gücüne sahiptirler. v.b.

Üstün yetenekli çocukların müzik yeteneklerinin doğru anlaşılıp doğru tanımlanması, çocuğa verilecek olan müzik eğitiminin iyi planlanması ve saptanan hedefler doğrultusunda sağlıklı yürütebilmesi çok önemlidir. Bu nedenle aile, eğitim kurumu çocuğun hayatında daha farklı bir önem taşımaktadır.

Üstün yetenekli bireyin var olan kapasitesini iyi bir şekilde değerlendirilebilmesi için, bireyin kapsamlı bir değerlendirilme sürecinden geçirilmesi gerekmektedir (Ömeroğlu, 1993; Moore, 1992; Stile, 1996).

Bu süreçte, disiplinler arası bir yaklaşımın ve bir çok değerlendirme aracının bir arada kullanılması kaçınılmazdır.Disiplinler arası yaklaşımda bir değerlendirme ekibinin kurulması şarttır. Bu ekipte yer alanlar; öğretmen, ebeveyn, ilgili uzmanlardır (Ersoy ve Avcı, 2001:134).

2.1. Aile

Anne-babalar çocuklarındaki farklı yeteneği fark eder ve koşullarını çocuklarına göre yönlendirirse, çocuktaki üstün yetenek gelişir ve kendini gösterir.Yeteneğinin fark edildiği alanda çocuğunu motive eder, sabırla dinler ve yardımcı olmaya çalışırsa çocuğunu kazanır. Aksi takdirde ilgisizlik, hor görülme, baskı görme, yeteneğinin anlaşılmayıp farklı davranış içersinde bulunulması, çocuktaki yeteneği köreltir.

Aile çocuğunun müziğe karşı olan yeteneğinde farklılık gözlemlediğinde; ona destek olmalı, sosyal yaşantılarını, eğitim koşullarını ona göre düzenlemelidir.

Çünkü bu çocuklar, hızlı ve farklı bir gelişim içersinde oldukları için zamanı iyi kullanmak gereklidir. Hem akademik hayatı, hem de sanatsal gelişimi çok iyi planlanlamalıdır.

Devlet sanatçımız, virtüöz kemancımız Suna KAN beş yaşındayken babası ile çalışmaya başlamış, kendindeki özel yeteneği sayesinde 1948 de adına çıkan yasa ile Paris Konservatuarına eğitime gönderilmiştir.

2.2 Eğitim programları

Eğitim programı; çocukların yöneldiği müzik alanına cevap verecek nitelikte olmalı ve özel çalışma alanını destekleyici programlarla donatılmalıdır. Ayrıca çalışmalar, hem bireysel hem de toplu çalışmalara uygun olarak düzenlenmelidir. Günün teknolojisinin getirmiş olduğu gelişmelerden en iyi şekilde yararlanılmalıdır. Dolayısıyla; üstün yetenekli bir çocuğun, yeteneklerinin gelişimini desteklemek için; öncelikle onun yaşıtlarından farklı bir gelişim gösterdiğini kabullenmek,farklı düşünce yapısının getirdiği davranışlara saygı duymak, yöneldiği alanda özel eğitim programları sunmak, özel sınıflarda hatta üstün yetenekli çocuklar

için eğitim veren okullara yönlendirmek gereklidir. Eğitim etkinliklerinin amacı bireyin potansiyelini maksimum düzeye çıkarmaktır. Böylece birey kendini gerçekleştirebilir. Üstün yetenekliler ise kendilerine sunulanları olduğu gibi kabul etmeyip inceleyen ve sorunlara yeni çözüm yolları bulan kişilerdir. Yeni eğitim yöntemlerinin denenmesi ve yaratıcılığa dönük programlar hazırlanması, erken çocukluk döneminde üstün yetenekli çocukların farklı

deneyimler geçirmesine yardımcı olur. Sözü edilen eğitim yöntemlerinden biri sürece ve keşfedici düzeye yönelik öğrenmeyi gerçekleştiren ve okul öncesi eğitimde çocukların eğitiminde kullanılan yaratıcı dramadır (Ömeroğlu: 1992: 180).

Üstün yetenekli bir çocuğun yetişmesindeki kilit nokta saygıdır; farklılığına saygı, fikirlerine saygı, hayallerine saygı. Kabiliyetlerin yeşermesi için özel müfredatlar, hususi yazılımlar ve spesifik programlar yanında huzurlu, emin ve sıcak bir aile ve okul ortamı da gereklidir (Alan, 22.04.2004).

Sonuç olarak; Üstün yetenekli çocukların ileride önemli roller oynayacak yetişkinler haline

getirilebilmesi için önce; onların erken yaşta keşfedilmesi, doğru tanı konulması gerekmektedir. Bu çocukların bazıları üstün gelişimleri ve başarıları ile kendilerini daha kolay tanınabilir hale getirmektedir. Fakat, bazılarının yetenekleri çeşitli nedenlerden ötürü gizli kalmaktadır. Gerçekten üstün olan yeteneklerini bir türlü ortaya koyamamışlardır. Her toplumun her kuşağında böyle gizli kalmış, keşfedilmeden eriyip gitmiş pek çok yetenekli birey bulunmaktadır. Sosyal ekonomik ve

kültürel düzeyi düşük ailelerde, azınlık gruplarında, okula gidememiş ya da çok erken ayrılmak zorunda kalmış olanlarda, üstün yeteneklilerin fark edilmesi daha güç olmaktadır. Hatta okula devam edenler arasında farkına varılmayıp tersine kanılarla damgalanmış, gerçek yetenekleri sonradan ortaya çıkmış olanlar bulunmaktadır. Galton, Churchill, Edison bu gruba verilecek en önemli örneklerdendir.(Özsoy ve ark. 1989:144-171).

Ünlü tenor Caruso insan gırtlağının sanatta ulaşabildiği en üst seviyeyi kullananlardandı. Sesini denetim altına alabilen, en güç pasajlarıçok rahatlıkla yapabilen, sesinin sınırlarını zorlayabilen bir sanatçıydı. Fakat Caruso da küçük yaşta değerlendirilemeyen, sonradan fark edilen sanatçılardandı.

3. ÖNERİLER

Çağdaşlaşmanın en önemli aracı olan sanat kültür ve bilime yatırım yapılması yeni dünyalar yeni ufuklar açılması gerekmektedir. Bu nedenle aile ve eğitimciler tarafından keşfedilen müzik alanındaki üstün yetenekli çocuklar için yeteneğinin yönlendirileceği okullar araştırılmalı, özel alan eğitimcileri ile işbirliği içinde çalışmalar yapılmalıdır. Öncelikle okul öncesi kurumlarda müziğe yeteneği farklılık gösteren çocuklar için, öğrencilere ait, özel formlar doldurulmalı,öğrenilmesi gerekli bütün bilgiler bu formlarda yer almalıdır. (bebeklik dönemi bilgileri, aile tanıtımına ait bilgiler, sosyo-ekonomik durum, yaşadığı bölge ve kültürel durum, çocuğun üstün yeteneğinin belirlendiği alan dışındaki diğer alanlardaki becerilerine ait bilgiler.) Bu bilgiler sayesinde çocuğun eğitimi özelleştirilmeli.

Müzik alanında üstün yetenekli olan çocuğun zekâ gelişimi bu alanda farklı ilerlerken, bazı becerileri de yaşına uygun olacaktır. Bu beceriler aileler tarafından geri kalma olarak yorumlanmamalı ve diğer becerileri gelişsin diye, çocuğa baskı yapılmamalıdır.

Çoğu zaman çocuğun yeteneğinin aile tarafından fark edilmemesi veya fark edilse bile önemsenmemesi çocuktaki potansiyeli köreltebilir. Bu yüzden ilkokul I. kademe eğitimi sonunda sınıf öğretmenleri tarafından müzik yeteneği farklı olarak gözlemlenen öğrencilere, müzik yeteneğini belirleyici test uygulanmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından özel yetenekleri seçici uzman kişilerden oluşan bir kadro ile yapılacak özel proje çalışması uygulamaya konulmalıdır.

Ayrıca üstün yetenekli gençlerin müzik alanında, erken yaşta keşfedilmesi için, nitelikli eğitimcilerle birlikte aile içi eğitim programları, okul -aile ortak çalışma programları, Tv programlarında eğitici-öğretici programlar, belediyelerin desteklediği özel çalışma gruplarının özel gönüllü eğitimcilerin desteği ile yapılacak üstün çocukları keşfetme, tarama ve belirleme çalışmaları yapılmalıdır.

Müzik alanında üstün yetenekli öğrencilerin eğitiminde görev alacak eğitimcilerde özel alan öğretmenleri olmalıdır. Çünkü öğretmenin yetenekleri ve duygusallığı öğrencinin yetenekleri ve duygusallığı ile örtüşmelidir. Aynı bakış açısı, aynı ruhsal birliktelik, üretme ve yaratma sürecinde gerekmektedir.

Öğretmenin pedagoji alanındaki tecrübesi, sonuç alıncaya kadar göstereceği farklı öğrenme yöntemleri, öğrenme hedeflerini geliştirir.

Müzik alanında üstün yeteneği olan öğrencilerin okudukları okullar konservatuarlar veya müzik liseleri değil ise, bu çocuklar için okul yönetiminin belirleyeceği saatler içersinde, yine okulun dışarıdan sağlayabileceği ücretli müzik eğitimcileri ile birlikte ders programları, ders içi çalışmaları daha zenginleştirilerek özel alan çalışması olarak onlara sunulmalıdır. Bu çalışmalarda yapılacak müzik eğitim programları çocukların yetenek düzeylerine, üretkenliklerine cevap verebilecek nitelikte, çeşitlilikte olmalıdır.

Üstün yeteneklilerin küçük yaştan itibaren keşfedilmesi, yeteneklerin özel yöntemlerle geliştirilmesi, eğitimini yeteneğine göre yönlendirilmesi için gerekli testler bulunmaktadır.Yaşa ve seviyeye göre hazırlanacak testlerle müzik alanında üstün yetenekler ortaya çıkarılmalıdır.

Müzik alanındaki özel yeteneği belirlenmiş çocukların bulundukları bölgelerdeki konservatuarlara, Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri kapsamındaki müzik bölümlerine gönderilmesi gerekmektedir. Bu okullarda da yine uygulamadaki eğitim programlarının haricinde öğrenciye göre yeni programların, özel eğitimin yapılması gerekmektedir. Üstün yeteneği belirlenmiş olan bu gençlerin bulundukları kurumlarda eğitim programları onlara göre düzenlenemiyorsa ve yeterli eğitim kadrosu yoksa devlet desteği ile özel alan çalışmaları yaptırılmalıdır. 1948’de çıkarılan yasadan sonra araştırma yapıldığında devletin çok az sayıda müzik alanında üstün yetenekli gençleri yurt dışına gönderdiği gözlemlenebilir. Daha çok özel burslarla, aile destekleriyle bireyler eğitimlerini tamamlamaktadırlar. Fazıl SAY, Hüseyin SERMET, Güher-Süher PEKiNEL v.b. örnek olarak verilebilir.

KAYNAKLAR

I. Özel Eğitim Konseyi. (1991). Üstün Yetenekliler ve Eğitimleri Komisyonu Raporu.

Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Yay. s:221-246

ALAN, Yusuf. (22.04.2004). Üstün Yetenekli Çocukların Eğitimi.

ERSOY, Özlem ve AVCI, Neslihan. (2001). Özel Gereksinimi Olan Çocuklar ve Eğitimleri:

Özel Eğitim. Ankara: Ya-Pa Yayın Pazarlama San. Tic. A.Ş.

ERTONG, Ümit. (22.04.2004). Mozart’ın Müzik Anlayışı ve Müziğinin Özellikleri.

KARAKURT, Bilal. (22.04.2004). Sınıf Yönetiminde Üstün Zekâ ve yetenekli Öğrencilere Yönelik Öğretmen Tutumu.

MOORE, A.D. (1992). Gifted and Talented Children and Youth. Expectionalities in

Children an Youth. Editör: Lyndal Mc Bullock. U.S.A: Allyn and Bacon Inc. s.420-448.

OMEROĞLU, Esra. (1993). Okul Öncesinde Üstün Yetenekli Çocuklar ve Eğitimi.9. Ya-Pa Okul Öncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri.Ankara: Ya-Pa Yayın Paz. Ltd. s.115-120.

OMEROĞLU, Esra. (1995). Üstün Yetenekli Çocukların Eğitim ihtiyaçlarının Karşılanmasında Yaratıcı Dramanın Yeri. 1992 Ankara Hacettepe Üniversitesi

Ev Ekonomisi Yüksek Okulu Çocuk Sağlığı ve Eğitimi Bölümü Özel

Eğitim Ana Bilim Dalı I.Ulusal Özel Eğitim Kongresi. İstanbul: Ya-Pa Yayınları

ÖZSOY, Y.; ÖZYÜREK, M; ERiPEK, S. (1989). Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar. 2.Baskı. Ankara: Karatepe Yayınları. s.144-171.

STILE, S.W. (1996) Early Childhood Education of Children Who Are Gifted. Early Intervention/Early Childhood Special Education Recommended Practices.Ed: Samuel L. ODOM, Mary E. McLEAN. Texas: PRO-ED Inc. s.310.

UÇAN, Ali. (1994). Müzik Eğitimi: Temel Kavramlar-ilkeler-Yaklaşımlar. Ankara: Müzik Ansiklopedisi Yayınları.

Tülin Malkoç

KAYNAK İÇİN TIKLAYIN

Translate »