Ana sayfa » Genel » Eskiden Müzik, Günümüzde Müzik
oncedenmuzik

Önceden Müzik Şimdi Müzik

Merhabalar..

Bugün 23 Nisan 2015. Üzülerek araştırdığım ve paylaşmak istediğim bir konu var. Günümüz müziği ve müzisyenleri. Yeni neslin sahiplenmediği Türk müziği tarihinden bir kaç alıntı yaparak, sitem etmek isterim.

  Günümüz klasik müzik dinlenme oranı %7. Yönlendirme yok !

Yaklaşık 30 yıldır caz ve klasik müzik yayını yapan TRT-3 radyosu, veya son dönemdeki adıyla Radyo-3 az sayıda insana hitap ettiği gerekçesiyle yayın alanını daraltıyor. Daha doğrusu yayınına son verme yolunda yavaş yavaş ilerliyor.

  Peki ya önceden nasıldı ?

Adlarının adeta, bir ulusal müzik okulunu simgelediği, Türk Beşleri adıyla da anılan ve Türk müziğinin ritim ve ezgilerini, Batı müziğinin armoni anlayışıyla işleyip, bir birleşim yaratmaya çalışmış ve çağdaş-ulusal-çoksesli eserler yazmış olan öncü bestecilerimizden, Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun ve Necil Kâzım Akses’in Türk müzik kültürünün gelişmesinde büyük payları vardır. Daha 1934 yılında, Ankara’da henüz bir konservatuar yokken Halkevi’nde (Resim Heykel Müzesi), Ahmet Adnan Saygun’a ait “Özsoy” operası ilk kez oynanmıştı.

1935 yılında da Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü kuruldu. Aynı sene Ankara’ya çağrılan ünlü Alman besteci Paul Hindemith, Akademi’nin çalışmaları için yol gösterdi.

1933 yılına kadar  Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı bulunan Cumhurbaşkanlığı Orkestrası, 1934’te bağlandığı Milli Musiki ve Temsil Akademisi’nden ayrıldı ve 1936’da başlı başına bir kuruma dönüştü.

1936’da Ankara Devlet Konservatuarı açıldı. Eski Musiki Muallim Mektebi yeniden düzenlenerek Gazi Eğitim Enstitüsü’ne bağlandı ve 1938’de yeni binasına taşındı. 1939’da Askeri Müzikalar Ortaokulu açıldı ve bu okul 1949’da Askeri Müzika Meslek Okulu adını aldı.

1940 yılında TBMM’de Devlet Konservatuarı Yasası, geleneksel musikinin öğretimine yer verilmeksizin kabul edildi. Bu yasa uyarınca kurulan Tatbikat Sahnesi, 1942’de Ankara ve İzmir’de Türkçe opera gösterilerini başlattı. Bu kuruluş yedi yıl sonra yasayla Devlet Operası’na dönüştü.

  Ayrıca..

Fazıl Say gibi büyük çalışmalar yapmış büyük bir kişinin de bazı bahanelerle hapis cezasına çarptırılmak istenmesi ve ülkemizde sınırlı sayıda konser veriyor olması da zihniyetin ne denli değiştirilmek istendiğinin kanıtıdır.

Televizyonlarda Türk Beşleri için Türk Leşleri diyerek toplumun gözünde verilmek istenen imajı da varın siz düşünün !

  Günümüzde Türk Halk Müziği (!)

Medyanın çıkarmış olduğu soyut bir kültür çerçevesinde toplum şekillendirilmeye çalışılıyor.

Popüler kültürün darma duman ettiği ilk oluşum müziktir. Müziğimizi kültürümüzü elimizden almıştır.Türk Halk Müziği gençlerin artık birbirleri yanında dinlemekten utandıkları bir müzik türü haline getirilmiştir . Yaşatmak geliştirmek adına hiç bir çalışma yapılmamakla beraber, unutturulmaya bırakılmıştır.

Türk Halk Müziği adına üreten kim kaldı ?

Bırakın üretmeyi sahip çıkan kim kaldı !

  Ya önceden ?

Atatürk “Bizim hakiki musikimiz” dediği, halk müziğimizin derlen­mesine ve kompozitörler tarafından işlenmesine çok önem vermiştir. 1 Kasım 1934 ve 1 Kasım 1935 nutuklarında bu konuya temas etmiştir.

Daha 1924 yılında halk müziği derlemelerine başlanmıştı. İstanbul Konservatuarı’nın 1924’teki halk müziği derleme anketinden sonra M.E.B. Hars Müdürlüğü Seyfettin-Sezai (Asaf) Kardeşleri Batı Anadolu’ya derle­meye gönderdi. Derlenen türküler Yurdumuzun Nağmeleri adı altında yayımlandı (1925).

İstanbul Konservatuarı 1926-1929 yıllan arasında Anadolu’ya dört derleme gezisi düzenlemiş, bu gezilerde derlenen ezgiler ”Halk Türküleri” adı altında 15 defter halinde yayımlanmıştır. 1929’daki 4. gezi sırasında bazı halk oyunlarımız filme de alınmıştır.

Devlet ödeneğiyle yapılan dört derleme gezisine başta Konservatuar Müdürü Yusuf Ziya (Demircioğlu), Rauf Yekta, Dürri Turan ve Ekrem Besim Beyler, Muhittin Sadık (Sadak), Mahmut Ragıp (Gazimihal), Ferruh (Arsunar), Abdülkadir (İnan) Beyler katılmışlardır. İstanbul Konservatuarı devlet ödeneği almaksızın Halkbilgisi Derneği uzmanlarının iştirakiyle 1932 yı­lında beşinci bir derleme gezisi daha düzenlemiştir.

Popüler kültürün yıkamadığı birilerinin olduğunu görmek insanı nasıl mutlu etmez ki ?

  Gelelim bize dayatılan pop müzik kültürüne.

Başlı başına endüstri haline getirilmeye çalışan müzik, popüler müzik olarak vücut bulmuştur.  Tek amacı para kazanmak olan bu arkadaşları ben sadece tek amaçları para kazanmak olan gençler olarak hatırlayacağım ömrüm boyunca. Bilmem siz nasıl hatırlarsınız. Bu konu hakkında yazılacak okunacak binlerce sayfa eleştiri var ama ben sadece bir kanadına değinip bırakıyorum.

Bu işin bir de resim, mimari, edebiyat yönü var.!

  “Hayatta müzik lazım değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgisi olmayan varlıklar insan değildirler. Eğer söz konusu olan hayat, insan hayatı ise müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz. Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir.”(14 Ekim 1925 İzmir Kız Öğretmen Okulu) Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

  Bugün 23 Nisan 2015 şarkılar türküler söyleyelim. Cumhuriyete sahip çıkalım.!

 

Translate »